Archive | Temmuz, 2016

Bodhi Linux 4.0.0 Alpha duyuruldu

Varsayılan masaüstü kullanıcı arayüzü olarak şık ve hafif Enlightenment pencere yöneticisiyle gelen ve varsayılan masaüstü ortamı olarak Moksha kullanılan Ubuntu tabanlı dağıtım Bodhi Linux‘un yaklaşan 4.0.0 sürümünün alpha versiyonu, Jeff Hoogland tarafından duyuruldu. Bodhi Linux 4.0.0 Alpha’yı duyurmaktan mutluluk duyduğunu söyleyen Hoogland; bunun bir test sürümü olduğunun unutulmaması gerektiğini hatırlatttı ve sürümün yalnızca test etmek amacıyla kullanılmasını önerdi. Yükleyicinin parola isteyebileceğini belirten Hoogland; devam etmek için OK’in tıklanmasının yeterli olacağını söyledi. Yalnızca 64-bit’lik bir kalıbın kullanıma sunulduğunu söyleyen Hoogland; final sürümün 32-bit ve non-PAE versiyonları da içereceğini ifade etti. Gelecek ayın başlarında beta sürümü kullanıma sunmayı planladıklarını söyleyen Hoogland; herhangi bir problem tespit eden kullanıcıların konuyu kullanıcı forumlarına iletebileceklerini belirtti. Bodhi Linux 4.0.0 Alpha hakkında ayrıntılı bilgi edinmek için sürüm duyurusunu inceleyebilirsiniz.

Continue Reading →

Bodhi Linux 4.0.0 Alpha edinmek için aşağıdaki linklerden yararlanabilirsiniz.

0

Minecraft Hardcore: Ev yapımına devam

Sevgili Özgür ILGIN‘ın hazırlayıp yayınladığı Minecraft videolarına devam ediyoruz. Onbirinci bölüm: “Minecraft Hardcore – Bölüm 11 – Ev Yapımına Devam” adını taşıyor. Life HD Texture paketi kullandığımız bu bölümde, ev yapımına devam ediyoruz. Özgür ILGIN‘ın kanalına abone olmanızı öneriyoruz.

0

pfSense 2.3.2 duyuruldu

FreeBSD tabanlı özgür bir firewall çözümü olan pfSense’in güvenlik duvarları ve yönlendiriciler için üretilen yeni kararlı sürümü 2.3.2, Chris Buechler tarafından duyuruldu. pfSense 2.3.2’yi duyurmaktan mutluluk duyduklarını söyleyen Buechler; bunun, bir dizi hata düzeltmesiyle gelen bir bakım sürümü olduğunu ifade etti. 60 hata düzeltmesi, 8 yeni özellik ve 2 tamamlanmış öge ile kullanıma sunulan sistemde, IPsec IPComp varsayılan olarak devre dışı bırakılmış bulunuyor. Her zaman olduğu gibi, bir önceki sürümden 2.3.2’ye doğrudan yükseltme yapılabileceği belirten Buechler; bunun için yükseltme rehberinin incelenmesini tavsiye etti. Buechler; sistemin, FreeBSD 10.3’e dayalı olarak üretildiğini söyledi. pfSense 2.3.2 hakkında ayrıntılı bilgi edinmek için sürüm duyurusunu ve yeni özellik ve değişiklikler inceleyebilirsiniz.

Continue Reading →

pfSense 2.3.2 edinmek için aşağıdaki linklerden yararlanabilirsiniz.

0

systemd 231 sürümüne güncellendi

Linux için SysV ve LSB init betikleri ile uyumlu bir sistem ve hizmet yöneticisi olan systemd’nin 231 sürümü, Lennart Poettering tarafından duyuruldu. Pek çok hata düzeltmesi, kod temizlikleri, networkd ve makineler için işlenmiş man-page eklentileri ve yeni eklemelerle gelen yeni sürümün kullanıma sunulduğunu söyleyen Poettering; systemd’nin artık “memory” cgroup denetleyicisini desteklediğini belirtti. Özgür bir yazılım olan systemd; GNU Genel Kamu Lisansı koşulları altında kullanıma sunuluyor. freedesktop.org tarafından üretilen ve kullanıma sunulan systemd hakkında ayrıntılı bilgi edinmek için üretici sayfasına ya da wikipedia.org‘a başvurabilirsiniz. systemd 231 hakkında ayrıntılı bilgi edinmek için sürüm duyurusunu inceleyebilirsiniz.

Continue Reading →

systemd 231 edinmek için aşağıdaki linkten yararlanabilirsiniz.

0

İsim dediğin nedir ki?

İsimler anlamları iletirler; seçtiğimiz isimler, söylediğimiz şeylerin anlamını belirler. Uygun seçilmemiş bir isim, insanlara yanlış bir fikir verir. “Gül”e “Gül” demeseydik yine de güzel kokacaktı, ama ona kalem diyecek olursak onunla yazmaya çalışacak insanlar hayal kırıklığına uğrayacaktır. Ayrıca kaleme “gül” dersek insanlar bunun ne işe yaradığını da anlayamazlar. Dolayısıyla eğer biz de sistemimize Linux diyecek olursak, bu adlandırma sistemin kökeni, geçmişi ve amacı konusunda yanlış bir fikir verir. Ama eğer GNU/Linux denecek olursa (ayrıntılı olmasa da) doğru bir fikir verecektir.” diye başlıyor sözlerine Richard Matthew Stallman. “Özgür yazılım” fikrini ortaya atan ilk kişi, özgür yazılım aktivisti, hacker ve yazılım geliştiricisi Stallman; çoğumuzun pek de önem vermediği, fakat pek önemli bir konuya temas ediyor, “İsim Dediğin Nedir Ki?” başlıklı yazısında.  “Ad konusuyla ilgili olduğundan, GNU/Linux sisteminin geçmişini öğrenmek için http://www.gnu.org/gnu/linux-and-gnu.html sayfasına bakın. GNU/Linux SSSve GNU’yu Hiç Duymamış GNU Kullanıcıları başlıklı yazılarımızı da okuyabilirsiniz.” açıklamasını yapan Stallman; yazısını şu biçimde sürdürüyor:

Continue Reading →

richard-m-stallman

İsimler anlamları iletirler; seçtiğimiz isimler, söylediğimiz şeylerin anlamını belirler. Uygun seçilmemiş bir isim, insanlara yanlış bir fikir verir. “Gül”e “Gül” demeseydik yine de güzel kokacaktı, ama ona kalem diyecek olursak onunla yazmaya çalışacak insanlar hayal kırıklığına uğrayacaktır. Ayrıca kaleme “gül” dersek insanlar bunun ne işe yaradığını da anlayamazlar. Dolayısıyla eğer biz de sistemimize Linux diyecek olursak, bu adlandırma sistemin kökeni, geçmişi ve amacı konusunda yanlış bir fikir verir. Ama eğer GNU/Linux denecek olursa (ayrıntılı olmasa da) doğru bir fikir verecektir.

Peki adlandırma meselesinin topluluğumuz için ne önemi var? İnsanların sistemin kökenini, geçmişini veya amacını bilip bilmemesi önemli mi? Evet önemli. Çünkü geçmişi unutan insanlar onu tekrar etmeye mahkumdur. GNU/Linux etrafında gelişen Özgür Dünya güvende değil; bizi GNU’yu geliştirmeye iten sorunlar tamamen ortadan kalkmadı. Üstelik bunların tekrar ortaya çıkma tehlikesi var.

Neden bu işletim sistemine Linux yerine GNU/Linux demenin doğru olduğunu açıkladığım zaman insanlar bazen şu cevabı veriyor:

Varsayalım ki GNU Projesinin bu iş için takdir edilmesi gerekiyor. Peki ama insanlar takdir etmediğinde cidden sızlanmaya değer mi? Asıl önemli olan işin yapılmış olması mı, yoksa kimin yaptığı mı? Sakin olmalı ve işinizi doğru yaptığınız için gurur duymalısınız. Emeğinizin takdir edilip edilmemesini de dert etmemelisiniz.

Bu akıllıca bir öğüt olurdu. Tabii şayet durum sizin dediğiniz gibi olsaydı… Yani şayet iş bitmiş, sıra dinlenmeye gelmiş olsaydı… Keşke böyle olsaydı! Ama tehditler bir yığın. Üstelik vakit gelecekten emin olma vakti değil. Topluluğumuzun gücü kendini özgürlüğe ve işbirliğine adamış olmasından geliyor. GNU/Linux adını kullanmak, insanların bu idealleri hatırlayıp başkalarını da bilgilendirmeleri için bir yoldur.

GNU’suz da iyi bir özgür yazılım üretmek mümkün; Linux adına da pek çok iyi işler yapıldı. Ama “Linux” terimi, isim olarak ortaya çıktığından beri işbirliği yapma özgürlüğüne adanmamış bir felsefeye sahip. Linux ismi, iş dünyası tarafından giderek artan düzeyde kullanıldıkça, onu topluluk ruhuyla bağdaştırmakta daha da büyük sorunlar yaşayacağız.

Özgür yazılımın geleceğine karşı önemli bir tehdit; “Linux” dağıtımları hazırlayan şirketlerin, rahatlık ve güç kazandırdığı bahanesiyle özgür olmayan yazılımları GNU/Linux‘a ekleme eğilimleridir. Bütün büyük ticari dağıtımların geliştiricileri böyle davranıyor. Hiçbiri bütünüyle özgür bir dağıtım üretmiyor. Bir çoğu, dağıtımlarındaki özgür olmayan paketleri açıkça belirtmiyor da. Hatta çoğu, özgür olmayan yazılımlar geliştirip bunları sisteme ekliyor. Kimi ise çirkin bir şekilde, kullanıcısına Microsoft Windows’un verdiğinden daha fazla özgürlük vermeyen, “kullanıcı başına lisanslanmış” “Linux” sistemlerinin reklamını yapıyor.

İnsanlar özgür olmayan yazılımların eklenmesini, “Linux’un yaygınlık kazanacağını” bahane ederek haklı çıkarmaya çalışıyor. Böyle diyerek aslında popülerliği özgürlüğün üzerinde tutuyorlar. Bazen de bunu açıkça itiraf ediyorlar. Mesela Wired Magazine; Robert McMillan’ın (Linux Magazine editörü) açık kaynaklı yazılımların politik kararlardan değil, teknik kararlardan güç alması gerektiğini düşündüğünü söylüyor. Ayrıca Caldera’nın CEO‘su kullanıcıları açık açık özgürlük gayelerini bir kenara bırakıp “Linux’un popülerliği” için çalışmaya teşvik ediyor. (http://www.zdnet.com/stallman-love-is-not-free-3002091004/)

Eğer popülerlikten kastımız, özgür olmayan yazılımlar içeren herhangi bir GNU/Linux dağıtımını kullanan insanların sayısı ise, GNU/Linux sistemlerine özgür olmayan yazılımlar eklemek belki popülerliği artıracaktır. Ancak aynı zamanda bu durum alttan alta, topluluğun, özgür olmayan yazılımları sanki iyi bir şeymiş gibi görmelerini de teşvik etmektedir. Eğer arabayı yolda tutmayı beceremiyorsanız, hızlı sürmenizin ne anlamı var?

Özgür olmayan “eklenti” bir kitaplık ya da programlama aracı olduğunda, özgür yazılım geliştiricileri için bir tuzağa dönüşebilir bu durum. Yazılım geliştiricileri, özgür olmayan bir pakete bağımlılık duyan bir özgür yazılım geliştirdiklerinde, bu yazılım tam anlamıyla özgür bir sistemin parçası olamayacaktır. Motif ve Qt geçmişte pek çok özgür yazılımı bu yolla tuzağa düşürdü ve bu durum, çözümü yıllar süren sorunlar doğurdu. Motif sorunu hâlâ tamamen çözüme kavuşturulamadı, çünkü LessTif’in biraz daha üzerinden geçmek gerekiyor (lütfen siz de gönüllü olun!). Sun’ın özgür olmayan Java uygulaması da benzer bir etki yaratıyor: Java Kapanı (Tarihi not: Kasım 2006 itibariyle Sun şirketi, Java platformunu GNU GPL ile yeniden yayınlama çalışmalarının tam ortasında bulunuyor.)

Eğer topluluğumuz bu yolda ilerlemeye devam ederse, bu durum GNU/Linux‘un geleceğini özgür ve özgür olmayan bileşenlerden oluşmuş bir mozaiğe dönüştürebilir. Bundan beş yıl sonra eminiz ki hâlâ pek çok özgür yazılımımız olacak, ama eğer dikkatli olmazsak, sistemimiz, kullanıcıların bulmayı umduğu özgür olmayan yazılımlar olmaksızın pek kullanışlı olmayacak. Bu gerçekleşirse özgürlük çabalarımız başarısızlığa uğramış demektir.

Eğer özgür alternatifler yayınlamak sadece bir programlama meselesi olsaydı, topluluğumuzun geliştirme kaynakları arttıkça gelecekteki problemleri çözmek daha kolaylaşabilirdi. Ama biz bu işi zorlaştıran tehditlerle karşı karşıyayız: Özgür yazılımı yasaklayan kanunlar. Yazılım patentleri çoğaldıkça ve DMCA benzeri kanunlar, DVD izlemek veya RealAudio yayınlarını dinlemek gibi önemli işler için yapılmış özgür yazılımların geliştirilmesini yasaklamak amacıyla kullanıldıkça, patentli ve saklı veri biçimlerine karşı mücadele etmek için bunları kullanan özgür olmayan yazılımları reddetmekten başka bir yolumuz kalmayacak.

Bu tehditlere cevap verebilmek için pek çok farklı mücadele şekli geliştirmek gerekiyor. Ama bir tehdidi boşa çıkarmak için ihtiyacımız olan şey, her şeyden önce, işbirliği yapma özgürlüğü gayemizi hatırlamaktır. Sırf güçlü, güvenilir yazılımlar üretme arzusunun insanları büyük çabalar sarfetmeye teşvik etmesini bekleyemeyiz. Kendilerinin ve topluluklarının özgürlüğü için savaşan, bunu yıllarca sürdürüp yılmayan insanların kararlılığına ihtiyacımız var.

Bizim topluluğumuzda bu amaç ve kararlılık asıl olarak GNU Projesi’nden kaynaklanıyor. Özgürlükten ve topluluktan, arkasında dimdik durulacak şeyler olarak bahsedenler bizleriz, “Linux”tan bahseden kuruluşlar bunlara pek değinmez. “Linux” ile ilgili dergiler genellikle özgür olmayan yazılımların reklamlarıyla doludur. “Linux”u paketleyen şirketler sisteme özgür olmayan yazılımlar ekliyor; başka şirketler özgür olmayan yazılımlar vasıtasıyla “Linux’u destekliyor”; “Linux” kullanıcı grupları ise bahsi geçen bu yazılımları tanıtmaları için satıcıları davet ediyor. Dolayısıyla topluluğumuzdaki insanların, özgürlük ve kararlılık idealleriyle buluştukları başlıca mekan GNU Projesi’dir.

Peki insanlar bu ideallerle buluştuklarında, bu ideallerin kendileriyle bağlantısını hissedebilecekler mi?

GNU Projesi’nden çıkan bir sistem kullandıklarını bilen insanlar kendileri ile GNU arasında doğrudan bir bağlantı görebilirler. Bizim felsefemizi bir çırpıda kabul etmeseler de en azından bunun hakkında ciddi ciddi düşünmek için bir neden göreceklerdir. Kendilerini “Linux kullanıcıları” olarak gören ve GNU Projesi’nin “Linux için kullanışlı olduğu kanıtlanmış araçlar geliştirdiğine” inanan kişiler kendileri ile GNU arasında sadece dolaylı bir ilişki kurabilirler. GNU felsefesiyle karşı karşıya geldiklerinde de bu felsefeyi gözardı etmeleri muhtemeldir.

GNU Projesi idealisttir ve bugün kim idealizmi savunsa büyük bir engelle karşılaşır. Bu engel; hakim ideolojinin, insanları idealizmi “kullanışsız” bulup göz ardı etmeye teşvik etmesidir. Halbuki bizim idealizmimiz oldukça kullanışlıdır: özgür bir GNU/Linux işletim sistemimizin var olmasının nedeni de budur aslında. Bu sistemi seven insanlar bunun bizim idealizmimiz sayesinde gerçekleştiğini bilirler.

Eğer “görev” gerçekten tamamlanabilmiş olsaydı, emeğimizin takdir edilmesi dışında bir mesele olmasaydı belki bu konuyu boşverebilirdik. Ama bu durumda değiliz. İnsanları yapılacak işleri yapmaya yüreklendirmek için şimdiye kadar yaptıklarımızın takdir edilmesi gerekiyor. Lütfen işletim sistemini GNU/Linux olarak adlandırarak bize yardımcı olun.

gnu.org

0

GNU Linux-libre 4.7 duyuruldu

Bilindiği gibi, Linus Torvalds tarafından geliştirilen, Torvalds ve diğerleri tarafından dağıtılan Linux çekirdeği, özgür olmayan yazılımlar içeriyor. Kullanıcıların temel özgürlüklerine saygı duymayan ve özgür olmayan yazılımları teşvik eden bu çekirdek yerine, 100% özgür dağıtımları korumak amacıyla bir proje yürütülüyor. Başta ilk özgür GNU/Linux dağıtımı olan UTUTO ve diğer 100% özgür dağıtımlar gNewSense ve BLAG, projeye destek veriyorlar. Free Software Foundation Latin Amerika (FSFLA) şubesi de kullanıcıların temel özgürlüklerine saygı duyan ve özgür yazılımlar içeren bu projenin içinde bulunuyor. gNewSense’in öncülük ettiği projenin ürettiği GNU Linux-libre 4.7-gnu çekirdeği Alexandre Oliva tarafından duyuruldu. RC7-gnu sürümünden bu yana çeşitli değişikliklerin gerçekleştirildiğini belirten Oliva; bu arada çeşitli sürücülerin gerekli olduğunu ifade etti. Oliva; özgür olmak için GNU Linux-libre kullanılması gerektiğini hatırlattı. Oliva; haberler için #linux-libre of irc.gnu.org (Freenode),  identi.ca ya da Twister üzerinden kendisinin (@lxoliva) izlenebileceğini söyledi. GNU Linux-libre 4.7 hakkında ayrıntılı bilgi edinmek için sürüm duyurusunu inceleyebilirsiniz.

Continue Reading →

GNU Linux-libre 4.7 edinmek için aşağıdaki linklerden yararlanabilirsiniz.

0