Linux, GNU ve Özgürlük

Joe Barr’ın makalesinde SIGLINUX’a yaklaşımımı eleştirdiğinden beri, gerçekte neler olduğu hakkında kayıtları doğru ayarlamak ve nedenlerimi belirtmek istiyorum. SIGLINUX beni konuşmak için davet ettiğinde, bir Linux Kullanıcı Grubu’ydu; bütün sisteme “Linux” diye çağırılan GNU/Linux sistem kullanıcıları için bir gruptu. Bu yüzden bende kibarca eğer GNU projesinden birinin onlara konuşma yapmasını istiyorsa, GNU projesine doğru davranmalarını ve sistemi “GNU/Linux” diye çağırılmaları gerektiğini anlattım. Sistem GNU’nun bir çeşididir ve GNU projesi başlıca geliştiricisidir bu yüzden toplumsal kurallar bizim seçtiğimiz bir isimle çağrılmasını söyler. İstisna için güçlü nedenler olmasına rağmen, genellikle GNU’ya gerekli itibarı vermeyen kurumlara konuşma yapmayı reddederim. Başkalarının konuşma özgürlüğüne saygı duyarım ama bende konuşma yapmama konusunda özgürüm.

Sonralarda, SIGLINUX’tan Jeff Strunk, grubunun politikasını değiştirmeye çalışıp, FSF’ye grubunu GNU/Linux’un kullanıcı grup sayfalarında listelemesi için rica etti. Bizim web sayfası yöneticimiz “SIGLINUX” adı altında listeleyemeceğini; çünkü bu ismin Linux grubu hakkında olduğunu imâ ettiğini söylemiştir. Akabinde Strunk ismi “SIGFREE” olarak değiştirmeyi önermiş ve web sayfası yöneticimiz bunun uygun olacağını belirtmiştir. (Barr’ın makalesi bu teklifi bizim reddettiğimizi söylüyor.) Bununla birlikte grup “SIGLINUX” olarak kalmaya karar verdi.

Bu noktada konu tekrar dikkatimi çekti ve olabilecek diğer isimlerle ilgilenmelerini önerdim. Sistemi “Linux” olarak isimlendirmeden seçebilecekleri birçok isim var ve hoşlandıkları bir isimle ortaya çıkacaklarını umdum. Bildiğim kadarıyla durum hâlâ aynı şekilde devam ediyor.

Barr’ın yazdığı gibi bazı insanların olayları, Microsoft’un monopol gücü ile karşılaştırılablir “kuvvetin uygulaması” olarak gördüğü doğru mu? Muhtemelen öyle. Bir daveti reddetmek bir baskı değildir ama sistemin “Linux” olduğuna inanmaya şartlanmış insanlar, bazen şaşırtıcı şekilde çarpık görüşler geliştirirler. Bu ismi haklı cıkartmak için pireyi deve ve deveyi pire gibi görmek gerekiyor. Eğer bu gerçeği görmezden gelebilirseniz ve Linus Torvalds’ın tüm sistemi 1991’de geliştirmeye başladığına inanıyorsanız ya da temel dürüstlük ilkelerinizi görmezden gelebiliyorsanız ve Torvalds’ın yapmamış olsa da itibar kazanmasını uygun görüyorsanız, sorduğunuz zaman size konuşma borçlu olduğuma inanmanız da küçük bir adımdır.

Sadece düşünün; GNU projesi işletim sistemi geliştirmek için başlar ve yıllar sonra Linus Tovards GNU’ya önemli bir parça ekler. GNU projesi der ki: “Lütfen projemizden eşit söz edin” ama Linus diyor ki: “Onları yapılanlar için takdir etmeyin; herşeyi benim adımdan isimlendirin.” Şimdi GNU projesini bencillikle suçlayan insanların kafa yapılarını göz önüne getirin. Bu kadar yanlış yargılamak için güçlü önyargı gerekir.

Önyargılı bir kimse, GNU projesiyle ilgili her çeşit haksız söylemde bulunup, kendisini haklı görebilir; takipçileri onu izleyecektir, çünkü önyargılarını oluşturmada her biri diğerinden destek alır. Muhalifler açığa çıkartılır; şayet “Linux” adı altında bir çalışmaya katılmayı reddersem, bunu bağışlanamaz görüp, hasta istekleri doğrultusunda beni sorumlu tutarlar. Bu kadar çok insan bu projeye sadece “Linux” dememi isterken, bu projeyi başlatan ben nasıl olur da şikayet etmem? Ve zorla bir konuşmayı reddetmek, onları zorla mutsuz yapar. Bu Microsoft kadar kötü bir baskıdır.

Şimdi, belki merak edebilirsiniz niçin sadece soruna baş eğip, bütün üzüntülerden kaçınmadığımı… SIGLINUX konuşmaya çağırdığında, basitçe “Hayır, üzgünüm” dedim ve konu burada sonlandı. Niçin konuşmayı yapmadım? GNU projesinin çabalarını küçülten bir hatayı düzeltmek uğrana, kişisel tacize uğrama riskini göze alıyorum.

GNU sisteminin bu varyasyonunu sadece “Linux” diye çağırmak, özgürlüğe saygı duymadan bunu sadece teknik avantajları nedeniyle kullanan insanların işine geliyor. Yazılımlarını her türlü ideolojik kaygının dışında görmek isteyen ve özgürlüğün önemli olduğunu söyleyen herkesi eleştiren Barr gibi insanlar var. İnsanlara özgür olmayan yazılım kullanması için baskı yapan ve daya iyi programlar geliştirmesini ya da susmasını söyleyen Torvalds gibi kimseler bulunuyor. Teknik kararların, doğuracağı sosyal sonuçları göz önüne almakla, politikleşeceğini ve bunun doğru olmadığını düşünen insanlar var.

70’lerde özgürlüğe değer vermeyen bilgisayar kullanıcıları, yazılımları yeniden dağıtma ve değiştirme imkanlarını kaybettiler. 80 ve 90’larda bir grup idealist, GNU Projesi, bir programı iyi yapanın özgürlük olduğuna inandı ve inandığımız şeyde azimle çalıştı. Bilgisayarı kullanıcıları bu sayede eskiden sahip olup, kaybettikleri haklarına tekrar kavuştular.

Bugün, kısmen özgürlüğe sahibiz ama özgürlüğümüz güvende değil. Özgürlüğümüz; CBDTPA (eskiden SSSCA), dijital TV yayınlarına erişim için özgür yazılıma engel olmayı teklif eden Yayın ‘Koruma’ Tartışma Grubu ( bkz: http://www.eff.org ), yazılım patentleri (Avrupa şimdilerde yazılım patentlerinin olup olmaması gerektiğini tartışıyor), Microsoft’un önemli programlar için yaptığı anlaşmalar ve bizi kullanılabilir özgür programlardan daha (teknik olarak) “iyi” özgür olmayan programlar ile kızdıran herkes tarafından tehdit ediliyor.

İlgilenmemiz için yeterli değil mi? Bu birçok konuya bağlı; GNU projesinin etkisin ne kadar olduğuna ve Linus Torvalds’un ne kadar etkileyebilediğine gibi. GNU projesi “özgürlüğünüze değer verin” derken; Joe Barr “Teknik konulara dayanarak, özgür ya da özgür olmayan yazılımları seçin” der. Eğer insanlar Torvalds’a GNU/Linux sisteminin başlıca geliştiricisi olarak güvenirse, bu sadece yanlış değildir, ayrıca mesajını daha etkili yapar- ve bu mesaj der ki “Özgür olmayan yazılıma evet; ben kullanıyorum ve bununla geliştiriyorum”. Eğer rolümüzü tanırlarsa, bizi daha cok dinleyeceklerdir ve onlara vereceğimiz mesaj: “Bu sistem özgürlük ile ilgilenen insanlar yüzünden var olmaktadır. Bize katılın, özgürlüğünüze değer verin ve birlikte koruyalım.” Tarih için http://www.gnu.org/gnu/thegnuproject.html adresine bakabilirsiniz.

İnsanlara sistemi GNU/Linux olarak çağırmalarını istediğimde, bazıları geçiştirirken, bazıları da saçma bahaneler üretiyorlar. Ama muhtemelen henüz bir şey kaybetmiş değiliz; çünkü başlamak için olasılıkla arkadaş canlısı değillerdi. Bu arada, sunduğum gerekçeleri haklı bulan başkaları, bu adı kullanmaya başladı. Böyle yaparak, diğer insanları, GNU/Linux sisteminin gerçekte neden var olduğunun farkında olmalarını sağlamamıza yardım ettiler ve bu da özgürlüğün önemli bir değer olduğu düşüncesini yayma becerimizi yükseltti.

Bu yüzden kafamı, yanlılık, iftira ve acıya karsı bir tutuma soktum. Duygularımı acıttı ama başarıya ulaştığında, bu çaba, GNU Projesi kampanyasına, özgürlük için yardım edecektir.

Linux (kernel) ve Linus Torvalds’ın şimdilerde kullandığı özgür olmayan sürüm denetleme sistemi olan Bitkeeper içeriyle gündeme geldiği için, bu yayın hakkında konuşmak istiyorum.

Bitkeeper Sorunu

Linux kaynakları için Bitkeeper’ın kullanımının özgür yazılım topluluğunda önemli bir etkisi vardır, çünkü Linux için yamaları yakından izlemek isteyen herhangi bir kimse, bunu özgür olmayan programı yüklemekle yapılabilir. Onlarca, hatta yüzlerce, kernel programcısı bunu yapmıştır. Bilgisayarlarında bulunan BitKeeper yazılımının sebep olduğu özgür yazılım konusunda düştükleri ikilemi, özgür olmayan yazılımı aşamalı olarak kullanmanın uygun olduğunu söyleyerek aşmaya çalışmaktadırlar. Bunun için ne yapılabilir?

Bir çözüm Linux kaynakları için başka bir depo kurmak, CVS veya başka bir özgür versiyon kontrol sistemi kullanarak, yeni güncellemeleri otomatik olarak bunun üzerine taşımaktır. En son versiyona erişim için Bitkeeper kullanılabilir ve CVS ile yeni düzeltmeleri yükler. Bu güncelleştirme işlemi, otomatik olarak ve sıklıkla yapılabilir.

FSF bunu yapamaz, çünkü biz, makinelerimize Bitkeeper’ı yükleyemeyiz. Bizim makinelerimizde özgür olmayan sistemler ya da uygulamalar yoktur ve ilkelerimiz, bunu bu şekilde sürdürmemiz gerektiğini söyler. Özgür yazılımla bir yol bulunana kadar bu depoyu işletmek, makinesinde BitKeeper olmasını kabul edebilecek birisi tarafından yapılabilir.

Linux kaynaklarının, özgür olmayan yazılımlardan daha büyük bir problemi vardır; Linux kaynağında özgür olmayan yazılım bulunur. Hatrı sayılır sayıda aygıt sürücüleri, aygıta yüklenecek programların ürün bilgisini gösteren numaralar serisini içerir. Bu özgür yazılım değildir. Aygıt yazmaçlarına konulan birkaç tane numara hafif bir durumken; derlenmiş olarak duran bir program bambaşka bir durumdur.

Linux’un “kaynak” dosyalarındaki derlenmiş kapalı programların varlığı ikincil bir sorun yaratır: Linux dağıtımlarının yasal olarak yeniden dağıtılabilir olup olmadığı ile ilgili soruyu gündeme getirir. GPL “tamamen kaynak kodun sunulmasını” gerekli kılar ve tamsayıların dizilimi kaynak kod olmaz. Aynı mantıkla, derlenmiş kapalı herhangi bir programı Linux kaynaklarına eklemek GPL’i ihlâl etmektir.

Linux geliştiricilerinin firmware programlarını ayrı dosyalara taşıma yönünde planları var; olgunlaşması birkaç yıl alır, ama tamamladıklarında ikinci sorunu çözecekler; biz de kapalı firmware dosyaları bulunmayan “özgür Linux” sürümleri yapabileceğiz. Eğer çok sayıda insan, Linux’un özgür olmayan “resmi” sürümünü kullanırsa, bunun pek yararı dokunmayacaktır. Bu durum olabilir, çünkü birçok platformda özgür sürüm, özgür olmayan firmware yazılımları olmaksızın çalışmaz. “Özgür Linux” projesi, firmware’in ne yaptığını çözmeli ve belki üzerinde çalışacak gömülü işlemci için assembler dillinde kaynak kodu yazmalı. Göz korkutucu bir iş… Yıllarca azar azar yapmış olsaydık, bir anda her şeyi yapmaktan daha az göz korkutucu olurdu. Bu işi yapacak insanları bir araya toplamak için, bazı Linux geliştiricilerinin bunun gereksiz olduğu yönündeki düşüncelerinin üstesinden gelmemizi gerekir.

Linux, çekirdek, genellikle özgür yazılımın amiral gemisi olarak adlandırılır, fakat hâlâ geçerli olan sürümü özgür değildir. Bu nasıl oldu? Bitkeeper’ın kullanım kararı gibi bu sorun da, “teknik açıdan daha iyi olma”nın özgürlükten daha önemli olduğunu düşünen Linux’un asıl geliştiricisinin tavrını yansıtır.

Özgürlüğünüze değer verin, yoksa onu kaybedersiniz. “Bizi politik konularla sıkmayın” diyip, öğrenmek istemeyenlere tepkinizi koyun.

Çevirmen Notu

Bu yazıdan yaklaşık 2 yıl sonra, git isimli yeni bir versiyon kontrol sistemine geçilerek, BitKeeper defteri kapatılmıştır. GNU/Linux projesi, artık özgür bir versiyon kontrol sistemi olan git’te sürdürülmektedir.

cagataycebi.com

 

0 0 Oylar
Article Rating
Subscribe
Bildir
guest

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

0 Yorum
Oldest
Newest Most Voted
Inline Feedbacks
View all comments
0
Yorum yapar mısınız?x